Yazdır
Gösterim: 11629

Menopoz, kelime anlamı olarak son adet kanamasına verilen isimdir. Ortalama 45-55 yaşları arasında , düzensiz adet kanamaları ile başlayan ve adetin tamamen kesilmesiyle sona eren kadın hayatındaki doğal bir dönemdir.

Günümüzde gelişen tıp dünyasının insan hayatı üzerine olumlu etkileri ile kadın ömrü 80’li yaşlara yaklaşmaktadır. Dolayısıyla artan sayıdaki kadın günümüzde, yaşamının yaklaşık üçte birini postmenopoz (menopoz sonrası;adetsiz dönem)’da geçirmektedir.

Menopozal Belirtilerin Görülme Sıklığı
Menopoz dönemi, adet bozuklukları ve sonunda adetin tamamen kesilmesi dışında,başka bir belirti ve rahatsızlık hissetmeden geçirilebilir. Ancak bu kadınların oranı tüm menopozdaki kadınların sayısı ile karşılaştırıldığında, yalnızca %24 olarak bulunmuştur. Adet düzensizlikleri, yumurtalıklardaki hormon üretiminin azalmasına bağlıdır. Azalan hormon üretiminin ısı merkezlerini etkilemesiyle, adet düzensizliklerini takiben genellikle sıcak basması, gece terlemesi gibi rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır.

Kadından kadına değişmekle beraber bu menopozal geçiş 10-15 yılda tamamlanır ve genellikle 65 yaşında klimakterik belirtiler artık kaybolur. Aşağıdaki tabloda menopoz ile ilişkili başlıca belirtiler verilmektedir.

Menopoz Belirtileri
•    Düzensiz Kanamalar
•    Sıcak Basmaları, Gece Terlemeleri, Çarpıntı
•    Ağrılı Cinsel İlişki
•    Baş, Eklem, Kas Ağrıları
•    Depresyon,
•    Cinsel İsteksizlik
•    Cilt Kuruluğu

UZUN DÖNEM SONUÇLARI
•    Kemik Kayıpları Osteoporoz
•    Osteoporotik Kırıklar
•    İdrar Yolları Hastalıkları
•    Kalp Hastalıkları
•    Alzheimer Hastalığı

Ateş ve ter basmaları
Bu yakınmalar menopoza giren kadınların %70’inde görülür. Kadınların %35’inde ise günlük yaşamı olumsuz etkileyebilecek kadar sıktır.

Nedeni tam olarak belli değildir.

Özellikle vücudun üst kısmında ve kafada başlayan ani bir sıcaklık hissini şiddetli bir terleme takip eder. Geceleri daha sık görülebilir ve uykunun bölünmesine neden olur.
 
Ürogenital atrofi:
Östrojen adı verilen kadınlık hormonun menopozla beraber tamamen ortadan kalkması ile vajende kuruluk ve vajen içini döşeyen hücre tabakasında incelme olur. Bunun doğal sonucu olarak da cinsel birleşme daha ağrılıdır.

Bazen tahrişe bağlı kanama görülebilir. Vajen hücre tabakasının incelmesi ile beraber mikroplara karşı olan direnç de azalır ve tekrarlayan vajinitler sıkça görülebilir.
Ruhsal değişiklikler

Ruhsal değişiklikler: Bugün menopozun kadın bedenini dramatik şekilde etkilediğini, kadında fiziksel ve emosyonel dengenin bozulmasına yol açtığını biliyoruz. Menopoz döneminde, fizyolojik değişimlerin yanında birçok kadın psikolojik ve sosyal değişimler de yaşar. Bu dönemde görülen psikolojik ve mental değişiklikleri :
1- Bilişsel
2- Duygu durum değişiklikleri
3- Depresyon
4- Alzheimer hastalığı

Menopozdaki birçok kadın sıklıkla duygudurum değişiklikleri yaşar. Anksiyete, kırılganlık, irritabilite, enerji kaybı, isteksizlik bu tablonun parçalarıdır. kişide daha önceden var olan duygulanım bozukluğu ve depresyon menopozda şiddetlenir ya da yineleyebilir.

Menopoz döneminde kadında genel bir mutsuzluk hakimdir. Yorgunluk, tükenmişlik, çabuk sinirlenme, ağlama nöbetleri, bellek sorunları, dikkati toplayamama gibi şikayetler sıktır.
Cinsel İstekte azalma:

Libidoda (Cinsel İstek) azalma: Menopozun libido üzerindeki etkisi tam olarak belli değildir. Menopozla birlikte ortaya çıkan bazı psikolojik faktörlerin libido üzerinde olumsuz etkisi olabilmektedir. Menopoza giren kadınlarda özellikle de hormon tedavisi almıyorsa vajinal kuruluk ve cinsel istek azalmaktadır. Ağrılı cinsel ilişki ve orgazm sıklığında azalma da menopozdan sonra görülen belirtiler arasındadır. Östrojen ve erkeklik hormonu verilmesi ile cinsel isteğin artmasını sağlamaktadır.

Menopoz ve Osteoporoz

Osteoporoz, iskelet sisteminin bir hastalığıdır. Kemik yoğunluğunun ve mineral içeriğinin azalmasıyla karakterizedir. İskelet sisteminin gücünün azalmasına bağlı olarak kırık riski hızla artmaktadır. ABD’de yapılan bir araştırmada osteoporozun 25 milyon insanı etkilediği ve yılda 1.3 milyon kırık vakasının sebebi olduğu saptanmıştır. Özellikle yaşlı popülasyonun büyük risk altında olduğu osteoporozun, menopoz sonrası kadınlarda görülme sıklığı yüksektir.

Osteoporoz

Menopoza giren kadınlarda en önemli problemlerden biridir. Ülkemizde gerçek yaygınlığı ve ciddiyeti hakkında yeterli ve güvenilir veri yoktur.

Osteoporoz postmenopozal (menopoz sonrasında kadınlarda görülen hızlı kemik kaybı) ve senil (yaşlılıkta ortaya çıkan ve her iki cinsi de tutan) olarak ikiye ayrılır.

Risk Faktörleri
•    Erken veya yumurtalıklarının ameliyat ile alınması sonrasında menopoza giren kadınlarda, kalsiyumdan zengin süt ve süt ürünlerinden yetersiz beslenen kadınlarda, güneş ışığına az maruz kalma
•    Özellikle yatalak ve bakımevlerindeki kadınlarda
•    Sigara içenlerde
•    Ailesinde osteoporoz ve buna bağlı kırık öyküsü olanlarda
•    İnce vücut yapısına sahip olanlarda
•    Menopoz sonrasında östrojen tedavisi almayan kadınlarda osteoporoz görülme olasılığı artmaktadır.

Osteoporoz
Azalmış kemik kütlesi ve kemik dokusundaki mikroyapıda bozulma ve  kırılganlık artışıyla sonlanan sistemik bir iskelet hastalığıdır.

Menopoz, Kalp-Damar Hastalıkları

Kardiyovasküler (kalp ve damarı ilgilendiren) hastalıklar ve özellikle Miyokard İnfarktüs’ü (MI) riski yaşamın ilk 50 yılında kadın ve erkekte eşit iken, 50 yaş üzerinde MI sıklığı kadınlarda artmaktadır. Yumurtalıkları alınan genç kadınlarda da yaştan bağımsız olarak artan risk göz önüne alındığında, kadınlık hormonlarının kadını menopoz öncesi dönemde kardiyovasküler hastalıklara karşı koruduğu kanıtlanmıştır.

Yakın dönemde yapılan çalışmalar HRT’nin yaşlı kadınlarda kalp-damar hastalıklarına karşı koruyuculuğunu daha çok sorgulanır hale getirmiştir. Yapılan çalışmaların sonuçları, postmenopozal ileri yaştaki kadınlarda (65 yaş ve üstü) sadece kalbi korumak amacıyla HRT kullanımını desteklememektedir.
 
Osteoporoz Risk Faktörleri

Osteoporoz doğal olarak her bireyde aynı şekilde ortaya çıkmamaktadır. Belirli bazı faktörler Osteoporoz oluşumunda rol oynamaktadır. Bu risk faktörleri aşağıda listelenmiştir.

OSTEOPOROZ RİSK FAKTÖRLERİ
•    Yumurtalıkların Alınması
•    Erken Menopoz
•    Düşük Vücut Ağırlığı
•    Ailede Osteoporoz Hikayesi
•    Kalsiyum Emilim Bozukluğu
•    Sigara İçimi
•    Hareketsizlik
•    Yaşam tarzı
•    Fazla Alkol Kullanımı
•    Östrojen Eksikliği
•    Uzun Süreli Kortikosteroid Kullanımı

Koroner Damar Hastalıklarında Artma:

Koroner damarlarda plak oluşumu ve daralma menopoz sonrasında kadınlarda hızlanarak kalp krizinden ölüm riski 70 yaşından sonra erkeklerinkine eşit hale gelmektedir. Hormon tedavisi ile koroner damar hastalıkları riskinde azalma sağlanabilmesi halinde bunun kadınlar için en önemli koruyucu tedavilerden biri olacağı aşikârdır.

Ancak yapılan çalışmalarda hormon tedavisinin kalp hastalıklarına karşı koruyucu olmadığı ortaya çıkmış ve bu nedenle verilmesi önerilmemiştir.

Menopoz sonrası dönemde kadınlarda kan yağlarında da olumsuz değişiklikler oluşmakta ve kolesterol ve trigliserid düzeyleri yükselmektedir. Menopoz sonrasında kan pıhtılaşmasında rol alan faktörlerin değişmesi ile göreceli bir pıhtılaşma artışı görülmekte ve bu da koroner damar hastalığı ve beyin damarlarındaki tıkanıklığa bağlı inme riskini çoğaltmaktadır.

Kardiyovasküler Risk Faktörleri
Biyolojik Risk Faktörleri

   
•    Artmış serum kolesterol ve lipidleri
•    Artmışkan basıncı
•    Zayıflamış kan akışı
•    Pıhtılaşma faktörlerinde bozukluk
•    Artmış insülin direnci

Yaşam Şekline Bağlı Risk Faktörleri

•     Şişmanlık
•     Sigara
•     Stres
•     Fiziksel aktivite azlığı

yapılması gereken incelemeler

•    PAP Smear testi
•    Ultrason ile yumurtalıkları ve rahim iç tabakasının değerlendirilmesi
•    Tam kan sayımı
•    Lipid profili (total kolesterol, HDL ve LDL kolesterol, trigliseridler)

Karaciğer fonksiyon testleri (ALT, AST)
•    Kardiyak risk belirteçleri (CRP, homosistein)
•    TSH   
•    Mamografi: 40–60 yaş arasında her yıl yapılması önerilmektedir. Ultrason mamografinin yerine geçmez. Yoğun meme dokusuna sahip kadınlarda mamografiden elde edilecek olan bilgi daha azdır. Östrojen tedavisi de meme yoğunluğunu artırarak mamografinin yorumlanmasını zorlaştırır. Daha önceden meme protezi takılmış  olan meme MRI ile incelenmelidir.  
•    Kemik yoğunluk ölçümü

Hormon Tedavisi  ne için verilmeli
Hormon tedavisi   menapoza bağlı vazomotor belirtilerde ateş basması gece terlemesi vb. nin azaltılması için  kısa süreli ve endüşük dozda  riskler anlatılarak  verilmelidir.

Ağızdan, cilt yolu ile, burun yolu ile, vajinal yoldan veya rahim içine lokal olarak verilebilir.

Hormon Tedavisinin Yararları
•    Ateş ter basmaları: Ateş-ter basmaları östrojen verilmesi ile çok etkin bir şekilde giderilir.
•    östrojen tedavisinin etkinliği şüphe götürmeyecek şekilde kanıtlanmıştır.
•    Östrojen ağız veya cilt yolu ile verilebilir. Rahmi olan kadınlarda tedaviye progesteron da eklenmelidir.
•    Hormon tedavisi başlanan kadınlarda hormonun aniden kesilmesi ile ateş ter basmaları tekrar ortaya çıkar. Bu nedenle hormonun doz azaltılarak yavaş yavaş bırakılması önerilir.
 
Dış genital organlarda  incelme ve kuruluk:
•    Dış genital organlar ve vajen menopozdan ortalama 1–2 yıl içinde hormon alınmadığı takdirde atrofiye uğrar.
•    Dış genital organlarda incelme ve sarkma olur.
•    Vajen kurur ve daralır ve buna bağlı olarak da cinsel ilişki zorlaşır.
•    İdrar kaçırma yakınmaları da buna bağlıdır.
•    Ateş ter basmaları belirgin olmayan ve vajinal kuruluk ile başvuran kadınlarda östrojen lokal olarak vajen içine uygulanır.
•    Vajinal yolla dahi hormon almak istemeyen kadınlarda ise eczanelerde satılan vajinal kayganlaştırıcı jellerin kullanılması özellikle cinsel ilişki sırasında görülen sıkıntıları yatıştıracaktır.
 
Osteoporoz (kemik erimesi):

Kemiklerden menopozla birlikte hızlanan kalsiyum kaybı ile kemiklerin bütünlüğü bozulur ve kırık riski artar. Kırıklar önce omurgada sonra kalçada olur. Hormon tedavisi osteoporozu etkin bir şekilde engeller, ilerlemesini durdurur ve bazı olgularda yeni kemik yapımını sağlar.

Bugün için menopoza dair başka yakınması olmayan kadınlarda sadece kemik erimesini engellemek amacı ile hormon tedavisi verilmesi ilk seçenek olarak kabul edilmemektedir. Ancak başka nedenlerden dolayı hormon tedavisi başlanmış olan menopozdaki kadınlarda kemik erimesi için yüksek risk varsa veya yerleşmiş kemik erimesi varsa tedavinin 5 yılı aşkın sürelerde dikkatli kontrol altında devam edilmesi önerilmektedir.

Kolon ve rektum kanseri:

Menopozda östrojen kullanımı ve kolon kanseri ilişkisini araştıran çalışmalarda hormon kullananlarda %50 risk azalması saptanmıştır.

Hormon Tedavisinin riskleri:

Kalp ve damar hastalıkları ve felç: 2002 yılında yayınlanan WHI (Womens Health Initiative) çalışmasında   östrojen+progesteron tedavisinin beklendiği üzere koroner damar hastalıkları riskini azaltmadığı ve hatta aksine artırdığı gösterilmiştir.

Hormon replasman tedavisi sadece y eni menopoza girmiş ve daha genç olan kadınlarda daha henüz koroner damarlarda tıkanma başlamadan önce hormon tedavisinin zararı değil yararı olabilir.

inme  riskinin arttığını göstermiştir. Beyin damarlarında tıkanma sonucunda ani ölüm veya felç riski hormon tedavisi alan kadınlarda daha sıktır.

Toplardamarlarda olan pıhtılaşma (venöz tromboemboli) :  risk    hormon kullanan kadınlarda göreceli olarak 2 kat artmaktadır. Bu artıştan doğuştan pıhtılaşma mekanizmasında sorun olan kadınların bu durumları bilinmeden hormon almaları sorumlu tutulmaktadır.

Öyküde geçirilmiş venöz tromboemboli olan kadınlarda tekrarlama riski 5 kat arttığından hormon tedavisi verilmesi kesinlikle uygun değildir.
Meme kanseri

Meme kanseri kadınlarda kanser ölümlerinde birinci sıradadır. Ö strojen ve progesteron kullanımı  meme kanseri için bir risk olarak kabul edilmektedir.

Östrojen kullanan kadınlarda mamografide saptanabilen meme yoğunluğunda artma olmaktadır. Bu da mamografik yorumlamayı zorlaştırmaktadır.

5 yılın altında hormon kullanan kadınlarda  risk artışı yüksek  olmamaktadır.

Tek başına östrojen kullanan kadınlarda ise meme kanseri riski artmamaktadır.

Hormon alan kadınların hekim kontrolünde olmaları nedeni ile meme kanseri daha erken yakalanmaktadır. Ayrıca hormon alan kadınlarda gelişen meme kanserlerinin biyolojik davranış biçimi daha iyi ve ilerlemesi daha yavaştır.

Aile öyküsü olmayan yani genetik açıdan risk taşımayan ve daha önce prekanseröz bir lezyon alınma öyküsü olmayan ve menopoz yakınması (ateş-ter basmaları) kadınlarda yakın takip altında hormon tedavisi verilebilir. Yıllık mamografik kontrollerin yapılması önerilmektedir

Hormon tedavisine  yönelik tavsiyeler

İyi seçilmiş ve değerlendirilmiş olgularda menopozun kısa vadeli sıkıntılarını engellemenin tek yolu hormon tedavisidir.

Kemik erimesinin veya kalp hastalıklarının engellenmesi amaçlı hormon tedavisi artık kabul görmemektedir.

Bugün kabul edilen hormon tedavisinin ancak yakınması olan kadınlarda ve en düşük dozda en kısa süreli (5 yıldan az) kullanılması gerekliliğidir.

Yakınması devam eden ve hormonu bırakamayan kadınlarda ise tediye dikkatli bir izlem altında devam edilebilir.


Menopozda Alternatif Tedavi  seçenekleri
Bitkisel tedavi seçenekleri:

Black Cohosh
Soya isoflavonları
Keten tohumu
Evening primrose oil
Vitamin E
Ginseng
Valerian ekstresi


Unutulmaması gerekir ki bitkisel olan her tedavi zararsız değildir. Bugün kullanılmakta olan birçok bitkisel ilacın dozu, üretimi, formulleri konusunda bir standart yoktur. Bu tedavilerin ne kadar süreyle, hangi dozda verileceği konusunda kesin kurallar yoktur