Varolan bu gelişmelere rağmen anne adayına transfer edilen embriyo sayısı çoğu zaman 1’den fazla olmasına rağmen vakaların tümünde gebelik elde edilememesi henüz mümkün olmamıştır.Bununla birlikte tüp bebek uygulamalarının ilk başladığı yıllarda % 10-15 olan gebelik oranları bugün için % 60’lara varmıştır.
Tüp bebek uygulamlarında hastanın gebelik etme şansını arttırmak amacıyla hastaya birden fazla embriyo transfer edilmektedir.Özellikle çok sayıda embriyosu bulunan hastalarda bu embriyolardan hangisi ya da hangilerinin transfer edileceğine karar verirken embriyoların morfolojik(şekil) özelliklerine göre bir tercih yapılmaktadır.Bir hastaya en iyi kalitede 2 ya da 3 embriyo transfer edilse dahi gebelik elde etme konusunda sorunlar yaşanabilmektedir.
Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı 2 ya da daha fazla tüp bebek denemesi yaptığı halde gebelik elde edilememesi durumunu kapsamaktadır.Bu duruma etki eden faktorler anatomik,hormonal,yapisal ya da genetik nedenler olabilmektedir.Genetik dışındaki nedenlerin tanı ve tanı ışığında tedavi seçenekleri çoğu zaman daha kolaydır.Ancak genetik nedenleri ortaya koymadan ve varolan nedenleri tedavi etmeden hastaya yeni bir tedavi denemesi yapmak başari oranlarını arttırmamaktadır.
Tüpbebek uygulamalarında embriyolar 2.-5. günler arasında seçilerek transfer edilmektedir. Genellikle, görünümlerine (morfoloji) göre en kaliteli 2-5 embriyo diğerleri arasından seçilerek transfer edilmektedir. En iyi görünüme sahip embriyolar transfer edilmesine rağmen implantasyon(tutunma) ve klinik gebelik oranları halen istenilen düzeylere ulaşmamıştır. Gebelik oluştuktan sonra da ilk 3 ay içersinde %20-25'lere varan oranlarda düşük meydana gelmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalar embriyoların tutunmamasında anöploidi adı verilen genetik bozuklukların önemli bir rol oynadığını göstermiştir.
Tüpbebek tedavisi sırasında elde edilen embriyoların % 40-70'inde anöploidi durumu görülmektedir. Transfer edilen embriyolar kaliteli bile olsa genetik bozukluğun olabileceği anlaşılmıştır. Genetik olarak sağlıklı olmayan embriyoların gebelik oluşturma ihtimali ya hiç yok (otozomal monozomi'ler) ya da çok azdır. Gebelik oluştuğu taktirde ise önemli bir kısmı düşükle sonuçlanırken, daha az oranlarda ölü doğum veya anomalili bebek doğumu ile sonuçlanmaktadır.
Pre-implantasyon genetik tanı (PGT) yöntemi ile anöploidi taraması yapılarak embriyolardaki sayısal kromozom bozuklukları ayıklanabilmektedir. Anöpolidi screening tüpbebek için başvuran hastaların yaklaşık % 10 kadarını önerilmektedir. Bu % 10 hastaya PGD yapıldığı taktirde normal embriyolar transfer edilerek bu olumsuz gidiş önemli derecede düzeltilebilmektedir. PGD'nin tüp bebek uygulamasındaki önemi giderek artmakta ve giderek daha fazla hastaya PGD yapılması önerilmektedir. Bu şekilde tüpbebek için başvuran çiftlerin gebelik şanslarını arttırırken ve olabilecek düşük ihtimalini azaltmak hedeflenmektedir.
Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı olan çiftlerde de embriyolardaki anoploidi oranlarının arttığı gösterilmiştir. PGT'nin tüpbebek uygulamalarına girmesiyle implantasyon ve gebelik oranlarının neden düşük seyrettiği kısmen açıklığa kavuşmuştur. Bu yöntemle en iyi kalitede gibi görünen embriyolarda bile %40, kötü kalitedeki embriyolarda ise %90'lara varan oranlarda genetik bozukluk saptanmıştır. Dolayısıyla iyi kalitede görünen, ancak genetik olarak anormal olan embriyoların gebelik oluşturma şansı çok düşük olduğu gibi, gebelik olursa bile sonrasında düşükle sonuçlanma ihtimali oldukça yüksektir. Eğer gebelik düşükle sonuçlanmaz ise genetik olarak hastalıklı bir bebeğin dünyaya gelmesi söz konusu olacaktır.
Pre-implantasyon genetik tanı amacıyla blastomer biopsi işlemi 3. gün embriyolara yapılmaktadır. Bu dönemdeki embriyolar yaklaşık 6-10 hücreden (blastomer) oluşmaktadır. Genetik inceleme amacıyla 1 veya 2 blastomer alınmaktadır. Blastomerin dışarı alınabilmesi için önce embriyonun dış zarına delik açılması gerekmektedir (hatching). Bu amaçla mekanik, lazer veya asit tyroid yöntemleri kullanılmaktadır. Daha sonra açılan delikten biopsi pipeti ile girilerek diğer blastomerlere zarar vermeden genellikle 1 blastomer dışarı alınmaktadır. Alınan blastomer genetik laboratuvarına ulaştırılmaktadır. Gelen sonuca göre embriyo seçimini güvenli bir şekilde yapabilmekteyiz.Böylelikle gebelik oranlarının artmasının yanında düşük ihtimali de azalmaktadır.